Ana Sayfa / Kale-i Tavas (Tabae Antik Kenti) Ören Yeri Kazısı 2017 Sonuçları

1. KALE-İ TAVAS (TABAE ANTİK KENTİ) ÖREN YERİ’NDE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

2017 yılı faaliyetlerimiz kazı alanı içerisindeki gezi yolları ve yapıların etrafındaki yabani ot temizliği ve çevre düzenlemesiyle başlamıştır. Bu kapsamda, Pazaryeri (Çarşı) Camii, Cevher Paşa Camii Haziresi, Cevher Paşa Hamamı, Tekke Önü Mescidi, Roma Hamamı, çeşmeler ve sarnıçlar yabani ottan arındırılmıştır. Kale-i Tavas (Tabae Antik Kenti) Ören Yeri’nde yapılan çalışmalar, Roma Hamamı DVII-h8-h9, i8-i9- karelajları'nda yapılan sondaj çalışması ve sözlü tarih araştırması şeklinde gerçekleştirilmiştir.

 


1.1. Roma Hamamı DVII-h8-h9,i8-i9 Karelajları'nda Yürütülen Çalışmalar

Roma hamamı olarak adlandırılan mekânın bugüne kadar hangi amaçla kullanıldığına yönelik elimizde kesin bir veri bulunmamaktaydı. 2013 yılından beri aralıklarla sürdürülen çalışmalardan da net bir sonuç elde edilmemiştir. Söz konusu mekânın hangi amaçla kullanıldığına yönelik çalışmalar, yapının güneybatısında bulunan ana kayaya oyulmuş kapı açıklığının, kuzeydoğu istikametindeki duvardaki nişi de içine alacak genişlikte, 6x6m.'lik dört farklı karelajın kesiştiği noktada (h8-h9, i8-i9) seviye inme ile yürütülmüştür. Kazıya, 1105,53 m. kotundan başlanmış, nişi oluşturan ayak diplerindeki muhdes duvar kalıntıları çizimleri yapılarak kaldırılmıştır.

 

Açmada yapılan çalışmalarda 1105,21 m. kotunda, nişin ağzını kapatacak biçimde yatırılan, kuzey-güney yönlü 235x33 cm. ölçülerinde sütun parçasına rastlanmıştır. Sütunun parçalanma riski bulunması sebebiyle açma dışına çıkarılmamış, böylece niş içerisinden değil, sütunun batısından seviye inmeye devam edilmiştir. 1105.37 m. kotunda yanık tabakası bulunmuş, aynı tabakanın tabana kadar devam eden ve açmanın diğer kısımlarına da yayılan biçimde kesit verdiği görülmüştür. Yine bu alandan kaldırılan toprak tabakası içerisinde erimiş harç parçaları da gözlenmiştir. Aynı seviyeden itibaren düzensiz biçimde yerleşmiş kırık veya tam tuğlalar in-situ veya konumunu kaybetmiş şekilde açığa çıkarılmıştır. Ayrıca açmanın kuzeydoğu köşesinde, niş ayağına yakın kısımda, arasında harç kullanılmış tuğla sırası dikkat çekmektedir. Tuğlalar belirli bir düzen göstermemektedir. Şekil olarak kareye yakın örneklerin yanı sıra, farklı boyut ve şekillileri de bulunur. Tuğlalar 38x37x9 cm., 37x18x9 cm., 23x17x8 cm. gibi değişen ölçülere sahiptir. Zeminde rastlanan tuğlaların tek tek ölçüleri alınarak, alanın ölçekli çizimleri yapılmıştır. Bu tuğlaların ardından seviye inme çalışmaları devam ettirilmiş, 1103,01 m. kotunda ana kayayla karşılaşılarak kazı çalışmaları 26.09.2017 tarihinde sonlandırılmıştır. Tuğlalardan müteşekkil zemin kısmının üzeri bir metre yüksekliğe kadar elenmiş ince toprak tabakasıyla, kalan kısım ise, ziyaret edenlerin açma içerisine düşmemesi için bu alandan çıkarılan toprakla doldurularak kapatılmıştır.

 

Yapılan açma çalışması sırasında değişik kotlarda, farklı dönemlere ait çok sayıda sırlı-sırsız seramik parçaları, hamamın iç duvarlarında ve yer kaplamasında kullanılmış olabilecek düzgün kesilmiş farklı boyutlarda mermer parçaları, pişmiş topraktan ağız kısmı kırık küçük bir kap ve küme halinde deniz kabuklarına rastlanmıştır. Küçük deniz kabuklarının yüzeyine sonradan açılmış olan deliklerin görülmesi, bunların takı olarak kullanıldığını düşündürmektedir. Yine çeşitli dönemlere ait sikkeler bulunmuş, ayrıca üzerindeki eyerden ve fiziksel özelliklerinden at olduğu anlaşılan pişmiş topraktan figürin ele geçmiştir.

 

Açmanın geneline yayılan yanık tabakası, bazı noktalarda harçlı ve farklı ölçülere sahip tuğlaların zeminden yukarıya doğru yükselmesi, bu bölümün hamamlardaki hypocaust sistemine ait olduğunu düşündürmektedir. Ancak, hypocaust sisteminin sağlam biçimde kaplama parçaları veya taşıyıcı tuğla sistemiyle birlikte günümüze ulaşamaması, kaldırılan toprak tabakası içerisinden elde edilen eserlerin katmanlara göre sıralı bir kronoloji izlememesi, hypocaust sisteminin sonraki dönemlerde tahribata uğradığına işaret etmesi bakımından mühimdir. İznik seramiği olması muhtemel kâse dibiyle Roma dönemine tarihlendirebileceğimiz sikkeye aynı kot seviyesinde (1103,52) rastlanması buna örnektir. Yapılan sondaj çalışması neticesinde mekânın Roma Dönemi'nden kalma bir hamam olduğu anlaşılmaktadır.

 

F-VII.h8-h9, i8-i9 açmasından ve alan temizliği sırasında yüzey buluntusu olarak ele geçen eserler envanter numarası verilerek temizlik öncesi fotoğrafları çekilmiştir. Sonrasında buluntular restorasyon/konservasyon uzmanı tarafından uygulanan mekanik ve kimyasal temizleme işlemlerine tabi tutulmuştur. Bu işler sırasıyla raporlanarak, tekrar temizlik öncesi ve sonrası fotoğraflanmıştır. Temizliği tamamlanan sikkeler Paraloid B72 ve Silika jel kullanılarak koruma altına alınmıştır.

 

2017 kazı sezonu sonunda 16 (onaltı) Arkeolojik Envanterlik sikke, 16 (onaltı) arkeolojik Envanterlik Eser (Mavi-Beyaz İznik Seramiği parçası, Lüle parçaları, Yüzük, Bronz Bileklik vd.), 1 (bir) adet Etnografik Etütlük sikkeyle birlikte, 2016 yılında müzeye teslim edilen ancak temizlik işlemleri yapılamamış 18 (on sekiz) adet etütlük sikke, 81 (seksen bir) adet boş mermi kovanı, 1 (bir) adet bronz ok ucu, 1 (bir) adet bronz düğme temizlik işlemlerinin ardından ortaya çıkan yeni bilgi ve bulgular ışığında tekrar tasnif edilerek 16 (on altı) Arkeolojik-Envanterlik sikke, 1 (bir) Arkeolojik-Envanterlik demir ok ucu, 81 (seksen bir) adet Etnografik-Envanterlik boş mermi kovanı, 1 (bir) adet Etnografik-Envanterlik bronz düğme, 2 (iki) adet Etnografik-Etütlük sikke olacak şekilde Denizli Müze Müdürlüğü'ne teslim edilmiştir.

 

1.2. Kale-i Tavas (Tabae Antik Kenti) Ören Yeri İçin Sözlü Tarih Çalışması

1960'lı yıllara kadar iskâna açık olan Kale-i Tavas (Eski Kale), bu yıllarda terk edilmeye başlanmıştır. Yeni yerleşim yerindeki evlerinin yanına müştemilat yapmak için eski konutların kalıntılarını kullanmışlar, bir kısmı da eski evlerin enkazını satmıştır. Bu yüzden ören yerinde, bir cami, birkaç çeşme kalıntısı dışında bir şey kalmamıştır. Bununla birlikte, yapılan kazılarla da ortaya çıkan bir cami, bir mescit, Roma Hamamı ve birkaç sarnıç da bulunmaktadır. Ancak, ören yerinde henüz kapsamlı kazılar yapılmamış, kazı alanının çok küçük bir kısmı ortaya çıkarılabilmiştir. Bu sebeple, 1950-60 yılları arasında Kale-i Tavas Ören Yeri'nden bugünkü Kale ilçe merkezine zorunlu göçten önce, hayatlarının bir bölümünü burada geçirmiş kişilerle görüşülmesi, ileride yapılacak kazı çalışmalarına ışık tutacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede, 2015 ve 2016 yıllarında gerçekleştirilen sözlü tarih araştırması, 2017 kazı sezonunda da röportajlarla devam ettirilmiştir. Bireylere, daha önceden hazırlanmış sorular yöneltilerek bireylerin yaşadıkları muhitle ilgili veriler elde edilmesi hedeflenmiştir. Bu röportajlar, eş zamanlı olarak kamerayla kayıt altına da alınmıştır. Buradan hareketle, Kale-i Tavas'ın sosyal ve kültürel yapısı, gündelik hayatı, mekânların tanımı, mahalle sayıları ve isimleri, günümüze gelen veya gelmeyen mimari eserlerin sayıları, isimleri ve konumları, günümüze gelmeyen sivil mimariye ait yapılar hakkında bilgi edinilerek, gelecek kazı sezonlarında çalışılması plânlanan alanlar hakkında bir öngörü oluşturulmaya devam edilmiştir. Aynı zamanda kazı bilim heyeti üyesi olan Fatih YAĞLICA tarafından drone/uçangöz ile kazı alanının hava fotoğrafı çekimleri gerçekleştirilerek, alanın belgeleme amaçlı yüksek çözünürlüklü fotoğrafları ortaya konmuştur.